Fidyeyle İlgili Hadisler

Ata'nın anlattığına göre, Ibnu Abbas (radiyu anh) şu ayeti okurken dinlemiştir: "Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir" (Bakara, 184). Ibnu Abbas (radiyu anh) ayeti okuduktan sonra ilave etti: "Bu ayet, oruç tutmaya tahammül edemeyen yaşli erkek ve yaşlı kadın hakkında mensuh değildir. Onlar da her bir günün orucu yerine bir fakir doyururlar."
Buhari, Tefsir, Bakara 25; Nesai, Siyam 63 (4, 190-191); Ebu Davud, Savm 3, (2318), Siyam 2, (2316).

Ebu Davud merhumun bir rivayetinde şu ziyade var: "Ibnu Abbas dedi ki: "Oruca dayanamayanlar, bir duskunu doyuracak kadar fidye verir" (Bakara 184) ayeti su demektir: "Onlardan kim orucuna mukabil bir fakiri doyuracak kadar fidye vermek isterse fidye verir ve boylece orucunu tutmus sayilir." Cenab-i Hakk buyurmustur: "Kim (vacib miktardan) daha fazla fidye verirse bu kendisi icin daha hayirli olur. Orucu (yiyip de fidye vermek yerine) bizzat tutmaniz daha hayirlidir" (Bakara 184). Sonra Cenab-i Hakk soyle buyurdu: "Sizden kim Ramazan ayina ulasirsa orucu tutsun. Kim de hasta olur veya yolcu bulunursa yedigi miktarda baska gunlerde oruc tutar."
Ebu Davud, Savm 2(2316).

Yine Ebu Davud'un bir baska rivayetinde soyle denmektedir: "(Ramazan'da orucu yiyip, fidye odemeye ruhsat veren ayet) hamile ve emzikli kadinlar icin sabittir, mensuh degildir."

Nesai'de rivayet soyledir: "Orucu tutmaya dayanamayanlar orucu kendilerine (tahammul edilmez) bir mesakkat addedenler icin bir yoksula yetecek kadar fidye gerekir. Ayetin "Kim de hayir dusunerek (bir fakire yetecek miktardan fazlasini) verirse" hukmu mensuh degildir, bu onun icin daha hayirlidir. (Fidye vermektense) oruc tutmaniz daha hayirlidir. Ayetteki ruhsat, oruca takat getiremeyen veya sifasiz hastaliga yakalananlar icindir."
Nesai, Siyam 63, (4, 190-191).

Selemetu'bnu'l-Ekva (radiyu anh) anlatiyor: "Oruca takat getiremeyenler, bir fakire yetecek kadar fidye vermesi gerekir" ayeti indigi zaman orucu yiyip fidye verenler vardi. Bu hal muteakip ayetin inmesine kadar devam etti. Bu ayet oncekini neshetti. Yani asil hukum sudur: "Kim Ramazan ayinda hazir bulunursa orucunu tutsun." Buhari, Tefsir, Bakara 2,26; Muslim, Siyam 149 (1145); Ebu Davud, Savm 2 (2315); Tirmizi, Savm 75, (798); Nesai, Siyam 63, (4, 190).

Ibnu Omer (radiyu anhuma)'den, rivayete gore oruca gucu yetmeyenin fidye vermesi geregini beyan eden ayeti "fidyetun taamu mesakine" seklinde (yani fakirlerin yiyecegi kadar fidye) okudu ve bu ayetin mensuh oldugunu soyledi."
Buhari, Tefsir, Bakara 2, 26.

Abdullah Ibnu Ma'kil (radiyu anh) anlatiyor: "Ka'b Ibnu Ucre (radiyu anh)'ye "Oructan yahut sadakadan yahut kurbandan bir fidye lazimdir" (Bkara, 196) mealindeki ayetten sordum. Dedi ki: "Basimda bitler kaynastigi halde Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a goturuldum. Beni gorunce: "Mesakkatin, bu gordugum dereceye ulasacagini zannetmezdim. Bir koyun bulabilecek misin?" dedi. "Hayir" cevabini verdi. (Bunun uzerine su ayet nazil oldu: "Icinizde hasta olan veya basindan rahatsiz varsa fidye olarak ya oruc tutmasi, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir" (Bakara, 196) Resulullah (aleyhissalatu vesselam): "Uc gun oruc tut veya her fakire yarim sa' yiyecek vermek suretiyle alti fakiri doyur, basini tras et" dedi. Bu ayet hassaten benim hakkimda nazil oldu, ancak umumen hapimize samildir."
Buhari, Tefsir, Bakara 2,32, Megazi 35, Tibb 16; Muslim, Hacc 80, 85 (1201); Tirmizi, Tefsir, Bakara 2, (2977); Ebu Davud, Menasik, 43, (1856); Ibnu Mace, Menasik 8, 6, (3079); Muvatta, Hacc, 239 (1-117); Nesai, Menasik 96, (5, 194-195).

Hz. Aise radiyu anha anlatiyor: "Mekke halki, esirlerin fidye-i necatlarini gonderdikleri zaman, (Resulullah aleyhissalatu vesselam'in kerimeleri) Zeyneb de kocasi Ebu'l-As Ibnu'r-Rebi'in fidye-i necati olarak mal gonderdi. Bunun gonderdikleri arasinda Hz. Hatice radiyu anha'nin, Ebu'l-As'la evlenmesi sirasinda Zeyneb'e vermis oldugu bir kolye de vardi. Resulullah aleyhissalatu vesselam bu kolyeyi gorunce son derece duygulandi ve: "Isterseniz Zeyneb'in esirini serbest birakin ve kolyesini de ona iade edin!" buyurdular. Ashab: "Bas ustune!" dedi. Resulullah aleyhissalatu vesselam Ebu'l-As'dan, Zeyneb'i kendine gondermesi (hicretine izin vermesi) hususunda soz aldi -veya Ebu'l-As vaadetti- Aleyhissalatu vesselam ensar'dan bir zatla Zeyd Ibnu Harise radiyu anhuma'yi, Zeyneb'i getirmek uzere gonderdi ve onlara: "Batn-i Ye'cic'e gidin. Orada, size Zeyneb ugrayacak, buraya gelinceye kadar ona refakat edin" emir buyurdu."
Ebu Davud, Cihad 131, (2692).

Imam Malik'e ulastigina gore, Enes Ibnu Malik (radiyu anh) yaslaninca oruc tutamaz oldu. O zaman orucu yedi ve oruca bedel fidye odedi."
Muvatta, Siyam 51, (1, 307).

Yine Imam Malik'e ulastigina gore; Abdullah Ibnu Omer (radiyu anhhuma)'e "Hamile kadin, karnindaki cocuk icin endiseye dusecek olur ve oruc da kendisine agir gelmeye baslarsa ne yapmali?" diye sorulmustu. Su cevabi verdi:
"Orucu yer, her gun icin bir fakire, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in muddu ile bir mudd bugday verir."
Muvatta, Siyam 52, (1, 308).

Ibnu Omer radiyu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Kim, uzerinde Ramazan ayinin orucu oldugu halde olecek olursa, (olunun velisi) her bir gun yerine, bir fakire yiyecek versin."
Tirmizi, Savm 23, (718).

Kasim Ibnu Muhammed rahimehullah'dan anlatildigina gore soyle diyordu: "Uzerinde Ramazan borcu olan kimse, kaza edecek guc ve kuvvette oldugu halde, muteakip Ramazan gelinceye kadai bunu tutmamis ise, her bir gun yerine bir fakire bir mudd bugday vermeli ve orucu kaza etmelidir."
Muvatta, Siyam 53, ( 1, 308).

Ebu Bürde babasından anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: -"Kıyamet günü, Aziz ve Celil olan Allah, mahlükâtı topladı mı Ümmet-i Muhammed'e secde etmeleri için izin verir. Onlar Allah'a uzun bir secde yaparlar. Sonra: "Başlarınızı (secdeden) kaldırın. Biz sayınız kadar (kâfirleri) ateşten, kurtuluş için fidyeleriniz yaptık." buyurulacaktır."

Kaynak:http://www.mumsema.org/hadisler-bolumu/184627-fidye-ile-ilgili-hadisi-serifler.html